Bugun...


Elçibey’in 28 Yıl Önce TBMM’de Yaptığı O Tarihi Konuşma…
Tarih: 22-08-2020 15:13:26 Güncelleme: 22-08-2020 15:31:26 + -


"Memleket o kadar güzel, Anadolu o kadar şerefli, onun insanları o kadar yücedir ki, bu memlekete girerken de, bu memleketten çıkarken de her bir şey tazim talep eder, her bir şey baş eğmek, her bir şey kös basmak talep eder."

facebook-paylas
Tarih: 22-08-2020 15:13

Elçibey’in 28 Yıl Önce TBMM’de Yaptığı O Tarihi Konuşma…

Ömrünü Azerbaycan’ın bağımsızlığı, Türk dünyasının birlik ve beraberliği ve İslam dünyasının inkişafına adamış büyük devlet ve fikir adamı, Ebulfeyz Elçibey, bundan 20 yıl önce, 22 Ağustos 2000’de Türkiye’de vefat etti.

Azerbaycan'ın, Rus İmparatorluğu (SSCB) içinde bir sömürge olduğuna, bir gün mutlaka bağımsız ve demokratik bir cumhuriyet olacağına inanan Elçibey, bu uğurda büyük mücadeleler vermiş, bedeller ödemiş bir isimdi.

Elçibey, Azerbaycan Cumhurbaşkanı sıfatıyla yaptığı Türkiye ziyaretinde, 26 Haziran 1992 tarihinde TBMM’de yaptığı ve onun inancı, düşüncesi, fikirleri ve Türkiye sevgisini gösteren bir konuşma yapmıştı.

Elçibey’in vefatının 20. yıldönümünde bu konuşmayı sizlerle paylaşıyor, bu büyük ismi rahmetle yâd ediyoruz…

 

26 Haziran 1992… TBMM Genel Kurulu…

TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk: “Değerli üyeler, biraz sonra Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın Ebulfeyz Elçibey teşrif edecekler ve Meclisimize kısaca sesleneceklerdir.

Bu hususu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... (Oybirliğiyle) Kabul edilmiştir.

Kabul edilen karar gereğince Sayın Ebulfeyz Elçibey geldiklerinde, Meclisimize sesleneceklerdir.

Evet, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın Ebulfeyz Elçibey, Türkiye Büyük Millet Meclisini onurlandırmışlardır. (Ayakta alkışlar)

Kendilerine, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına "Hoşgeldiniz" diyorum, onur verdiniz.

Meclisimizin oybirliğiyle aldığı karar gereğince, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın Ebulfeyz Elçibey'i, konuşmak üzere kürsüye davet ediyorum.

Buyurun efendim. (Ayakta alkışlar)

 

AZERBAYCAN CUMHURBAŞKANI EBULFEYZ ELÇİBEY’İN GENEL KURULA HİTABI

Sayın Büyük Millet Meclisinin Başkanı, Sayın Başbakan Süleyman Demirel, Sayın Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü Bey, sayın parlamenterler, sayın muhalefet partisi üyeleri, bütün kardeşlerim, sayın hanımlar, sayın beyler; kendimi çok mutlu sayıyorum.

Uzun, büyük, ağır yol geçmiş ve Türk Milletini özgürlüğe kavuşturmuş Meclis’te çıkış etmek, tabiî olarak çok ağırdır, benim için zordur ve siyasî mücadelede berkimiş, siyasî mücadelede yetişmiş parlamenterler karşısında çıkış yapmak benim için çok zor bir iştir. Eğer kusurlarım olursa, o kusurlarımı bağışlarsınız, benim suçumdan kesersiniz. (Alkışlar)

 

MEMLEKET O KADAR GÜZEL, ANADOLU O KADAR ŞEREFLİ, İNSANLARI O KADAR YÜCEDİR Kİ…

Memleket o kadar güzel, Anadolu o kadar şerefli, onun insanları o kadar yücedir ki, bu memlekete girerken de, bu memleketten çıkarken de her bir şey tazim talep eder, her bir şey baş eğmek, her bir şey kös basmak talep eder. ("Bravo" sesleri, alkışlar)

Arkadaşların bir kısmı bilir ki, demokrasi uğrunda mücadele yapan insanları. Bu mücadeleyi Azerbaycan'da Azerbaycan Halk Cephesi başlattı ve onu yürütüyor. Ancak, bu demokrasiyi yürütmekle beraber, bizim idealimiz budur, merhum Mühammed Emin Resulzade'nin koyduğu idealdir.

Birincisi Türklük, kendini derk etmek; bir milletin kendini derk etmesidir. Bizim bayrağımızdaki yukarıda olan mavi renk onu temsil eder. ("Bravo" sesleri, alkışlar)

 

BU MEMLEKETE GİRERKEN, FATİH SULTAN MEHMET YÂDA DÜŞÜR…

Bu temsilden de dolayı, bu memlekete girerken, bir Sultan Mehmet Fatih yâda düşür, bir Avrupa'yı dayandırıp da Türk hakkını dünyaya bildiren Konstantinapolis'i fetheden insan yâda düşür; baş eğmemek mümkün değil. (Alkışlar)

Ne mutlu ki, Hazreti Peygamberimiz buyurmuştur ki, "Kim onu fethedecekse, hoş onun haline, Tanrı onu sever." Yani, Tanrı Fatih'i sevmiş de o fethi ona vermiş. ("Bravo" sesleri, alkışlar)

 

BÜYÜK MUSTAFA KEMAL’İN BAŞÇILIĞI ALTINDA KURULAN CUMHURİYET, TÜRKÜN SESİNİ DÜNYAYA DUYURMAKTADIR…

Zaman zaman keşkelmiş de dünyanın bir şark siyaseti olmuş, doğu siyaseti olmuş, dörtyüz yıl, bütün dünya, Osmanlı İmparatorluğunu çöştürmeye çalışmıştır. Tabiî olarak, Türk Milleti bundan da çıkış yolu tapmış. İndik, istiyorsunuz cumhuriyet kuracağız, cumhuriyet yapacağız ve demokrasiyi yürüteceğiz. Büyük Mustafa Kemal'in başçılığı altında kurulan bu cumhuriyet bugün çeşlenmeşte, bugün yükselmeşte, bugün Türk'ün sesini, kendi sesini, Anadolu'nun sesini, tarihin sesini dünyaya duyurmaktadır. Bu mutluluk içerisinde yaşıyoruz, bu mutluluk içerisinde dolanıyoruz. (Alkışlar)

Sayın beyler, bayanlar, ne mutlu ki, bugün Türkiye'nin karşısında büyük yollar açılmaktadır. Bugün Türkiye, dünyaya sesini duyuran büyük, güçlü bir memlekete çe'vrilmeştedir.

 

RUS KOMÜNİZMİ ÇÖŞTÜ… TÜRK MİLLETLERİ ÖZ ÖZGÜRLÜKLERİ UĞRUNDA MÜCADELEYE BAŞLAMIŞTIR…

Koskocaman bir Rus İmparatorluğu, kırmızı Rus komünizmi çöştü ve dağılmakta. Onun içerisinde yaşayan gayri milletler, o cümleden de Ukraynalılar, o cümleden de Moldavalılar, Latviyahlar, Litvalılar ve o cümleden de orada yaşayan Müselmanlar ve gayri Türk milletleri öz özgürlükleri uğrunda mübarziye ve mücadeleye başlamıştır. İnşallah da Ortaçağın kalması olan böyle imparatorluklardan, buna benzer devletlerden bir ikisi kalır, onlar da çökerler. Yani bir Çin de vardır, bir falan da vardır... (Alkışlar)

İnsan hakları, demokrasi uğrunda kendi talihini, millî talihini elde etmek isteyen milletler ayağa kalkmıştır. İnşallah da bunlar özgür olacaklardır.

Tabiî olarak, hele dünyada Türk Bayrakları sırasına gelmemiş ve bugün doğulmakta olan bayraklar, sancaklar doğulacaktır; o Sibirya'dan, o Çin'den, o Hindistan'dan. (Alkışlar)

 

BU ŞEREFLİ TARİH DEVRİNDE TÜRK DÜNYASI, BİR GAYRI BAŞKA MÜSELMAN KARDEŞLERİMİZ, ÖZGÜRLÜK ALACAKLAR VE KENDİ HAYATLARINI KURACAKLAR...

Bu ağır, bu zor; ancak bu şerefli tarih devrinde Türk dünyası, bir gayrı başka Müselman kardeşlerimiz, imparatorluklardan özgürlük alacaklar ve kendi hayatlarını kuracaklar.

Biz bugün daha çok mutluyuz ki, Türkiye demokrasisini yürütmekle, Avrupa'ya çıkmış, Doğu'ya bir numune olmaktadır. Biz mücadeleye başlarken de bu meseleyi koymuştuk ve benden de sorduklarında ki, "ne yapacaksınız?" Dedim, hele ilkin yolumuz Mustafa Kemal'in yoludur, sonra da devletimizi kuracağız. (Alkışlar)

 

DEMOKRASİ, TÜRK RUHUNUN İÇERİSİNDEDİR…

Bundan iki gün önce dediğim sözü, bir de burada tekrarlamak istiyorum. "Çağdaş bir cumhuriyet kurmak, insanlara insan kimi yaşamak, öz hakkını almak kimi yaşamak demektir" diyen Büyük Mustafa Kemal, bugünleri düşünmüş ki, yani, gelecekte Türkler kendi ananelerine, kendi geleneklerine, kendi duygularına uygun, kendi benliklerine uygun da devletler kuracaklar; vallahi bizim ruhumuzca, bizim en güzel kuracağımız devlet, demokrasi devletidir. Demokrasi, Türkün ruhunun içerisindedir. (Alkışlar)

 

TÜRKLERİN KURDUĞU DEVLETLER NE OLMUŞTUR DA BÖYLE YÜRÜMÜŞTÜR? ORADA BİR ŞEY VARDIR: HERBİ (HARBİ/GERÇEK) DEMOKRASİ…

Tarihe de bakalım, dünyada kuldarlık devletleri olmuş, falan devletler olmuş, ne bileyim ne devletler olmuş da; ama Türkler de bundan geçmişler. Bakalım da, Türklerde tarih kitaplarında yazarlar; bundan bin yıl önce, bundan ikicin yıl önce Türklerin kurduğu devletinde ne olmuştur ki, böyle yürümüş, böyle dünyaya çıkabilmişler? Orada bir şey vardır: Herbi demokrasi. Yani,  bütün dünya meseleyi ordu üstüne kurmağına bakmayarak, Türkler orduyu da demokrasi esasında kurmuşlar. "Sağda oturan sağ beyler, solda oturan sol beyler, ortadaki inağlar; benim sözüm size bu, duralım, yürüyelim, hakkımızı alalım" demişler. (Alkışlar)

 

AVRUPA VE ASYA'YI BİRLEŞTİREN ANADOLU TÜRKLÜĞÜ, BU MESELEDE BİR NUMUNE OLACAKTIR, BİR GÖRK OLACAKTIR…

Biz, yani bu demokrasiden, bu geleneklerden gelen milletiz. İnşallah da koskocaman imparatorluklar dağıldıktan sonra, bütün Türk halkları bu demokrasiyle yürüyecektir. Avrupa ve Asya'yı birleştiren Anadolu Türklüğü bu meselede bir numune olacaktır, bir görk olacaktır; bunu damma olmaz.

Yani, Şark'ın, Doğu'nun bir geleneği vardır. Tıpkı da olarak Fransa'daki demokrasiyi götürüp kimse eğer tatbik ederse, yanılırlar. Kimse de götürüp de bir Amerikan hayat tarzını da bu Azerbaycan'a veyahut da diyelim Orta Asya'ya salarsa, yanlışı olur. Milletin ananeleri vardır, gelenekleri vardır, bunların hepsi göz önüne alınmalıdır. Biz de onu edeceğiz. (Alkışlar) ;

 

TÜRK VE MÜSELMAN DÜNYASINA ELİMİZDEN GELENİ EDECEĞİZ, BİR ASKER GİBİ ONLARA KOŞACAĞIZ…

Sayın beyler, sayın siyaset insanları, sayın büyük erler; huzurunuzda cesaretle konuştuğuma göre özür dilerim, bu bir mücadeledir, biz bu yolda öğreniriz; inşallah parlamento meselelerini de Türkiye'den aksedeceğiz. İnşallah sizlerle gen gen görüşeceğiz, bol bol görüşeceğiz, kucaklaşacağız ve bir sıra meselelerde, tabiî olarak, sizi bir kardeş gibi, sizden nasihatler umacağız ve gelecekte de fikrimiz vardır, eğer biz de özgür olursak, bu özgürlüğümüzde teç dayanıp durmayacağız, özgür olmak uğrunda mücadele yapan bütün Türk Müselman dünyasına elimizden geleni edeceğiz, bir asker gibi onlara koşacağız.

Çok sağ olun, çok minnettarım. (Ayakta alkışlar)…






FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER GÜNDEM Haberleri

ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
YUKARI