Tweet |
AK Parti iktidarında ülke nüfusunun yüzde 30 artarken, tutuklu ve hükümlü sayısı yüzde 500 arttığına dikkat çeken Turhan, suç ve suçluluğun artışında iktidarın yanlış ekonomi, eğitim ve hukuk politikalarının ana etkenler olduğunu ifade etti.
NEREDE OLUMSUZ BİR İSTATİSTİK VARSA, TÜRKİYE ZİRVEDEDİR!
Türkiye’de 396 ceza infaz kurumu, yani cezaevi bulunuyor. Cezaevlerinin kapasitesi ise 286 bin kişi. Fakat şu anda bu cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü sayısı, kapasitenin üzerinde olup, 306 bin kişi civarındadır.
Bu rakamlarla Türkiye, Avrupa’da cezaevlerinde en çok tutuklu ve hükümlü bulunduran ülke olarak açık ara ilk sırada, dünyada da 6’ıncı sıradadır. Nerede bir olumsuz istatistik varsa, maşallah ülkemiz zirvede, nerede bir olumlu istatistik varsa, orada da sonlarda yer alıyoruz!
AK PARTİ İKTİDARINDA 200’ÜN ÜZERİNDE CEZAEVİ AÇILMIŞTIR
Bugün ülkemizdeki 396 cezaevinin büyük kısmı, AK Parti iktidarlarında açılmıştır. Sadece 2021 ve 2022 yıllarında açılan cezaevi sayısı, 60 civarındadır. Ülkeyi yönetenlerin görevi cezaevi sayısını artırmak değil, suça yol açan faktörlerle mücadele etmek, bunları ortadan kaldırmaktır.
ÜLKEMİZDEKİ HER 270 KİŞİDEN BİRİ TUTUKLU YA DA HÜKÜMLÜDÜR
2002 yılında 59 bin olan tutuklu ve hükümlü sayımız, bugün itibarıyla maalesef 306 bin kişidir. AK Parti iktidarında Türkiye’nin nüfusu yüzde 30 artarken, tutuklu ve hükümlü sayısı yüzde 500 artmıştır. Nüfusa kıyaslarsak, ülkemizdeki her 270 kişiden biri tutuklu ya da hükümlüdür. Hani diyorlar ya, ‘Yaparsa AK Parti yapar’ diye, vallahi doğru! Bu başarının mimarı da, AK Parti’dir!
FABRİKA AÇMAZSANIZ, CEZAEVİ AÇMAK ZORUNDA KALIRSINIZ
İçişleri Bakanı Sayın Soylu, daha birkaç gün önce, uyuşturucu suçlarından cezaevlerinde tutuklu bulunanların sayısını 119 bin olarak açıkladı. Bu rakam ne manaya gelmektedir? Bu insanların büyük kısmı, üretici ya da satıcı olduğuna göre, Türkiye’de büyük bir uyuşturucu sektörü var demektir. Peki insanlar suç olduğunu bile bile neden böyle bir şeye tevessül eder? Çünkü memlekette iş yoktur, gençlerimiz işsizdir. Siz fabrika yapmazsanız, istihdamı artırmazsanız, cezaevi açmak zorunda kalırsınız.
Ülkenin kaynaklarını istihdamı artıracak verimli ve üretken alanlara yatırmak yerine rantiyeciye, faizciye, borsa ve döviz spekülatörlerine peşkeş çekerseniz, sonuç bu olur.
GENÇLER İŞ BEĞENMİYORMUŞ, NEDEN OLDUĞUNU ARAŞTIRDINIZ MI?
İktidar mensupları, “Gençler iş beğenmiyor” diyor. Peki neden? Genç bakıyor ki, bir yanda sabahtan akşama kadar çalıştığı halde açlık sınırının yarısı kadar ücret alan bir kişi, diğer yanda ise siyasi yakınlıklarla oturduğu yerden asgari ücretin 5-6 katını alan bir başka kişi! Genç; “Onun ne ayrıcalığı var?” diye soruyor. Haksız mı? Hani liyakat, hani adalet, hani ehliyet nerede?
Herkesin liyakatine göre işlerde istihdam edildiği bir ülkede, insanlar iş beğenmezlik yapmazlar.
GÖÇMEN POLİTİKASI İNSANIMIZI İŞSİZ BIRAKMIŞTIR
Bir başka problem de iktidarın göçmen politikasıdır. İktidar sahipleri, ‘göçmenlerin ucuz işgücü olarak istihdam edildiğini’ açık açık itiraf ediyor. Ucuz ve kayıt dışı çalışan milyonlarca göçmen sebebiyle bizim insanımız işsizdir. Ama tercihini sermayeden yana yapan iktidarın, böyle bir derdi yoktur.
ÜLKEDE 306 BİN TUTUKLU VE HÜKÜMLÜNÜN OLMASI, SUÇLULARIN TAMAMININ İÇERİDE OLDUĞU ANLAMINA GELMEZ
Adalete kimsenin güveninin kalmadığı, insanların gelecekten umudunu kestiği, gençlerin ülkeden kaçmak için fırsat kolladığı, liyakatin ayaklar altına alındığı, zenginleşmenin siyasi iktidarla yakınlık üzerinden belirlendiği, haksız kazançların zirve yaptığı, gelir dağılımındaki adaletsizliklerin tarihimizin en yüksek dönemine ulaştığı bir ülkede, 306 bin kişinin cezaevlerinde olması, suçun önlendiği, suçluların cezalandırıldığı anlamına gelmez. Haktan değil de güçten yana bir iktidar, gerçek suçlularla mücadele etmez, edemez. Eğer gerçek suç ve suçlularla mücadele edilmiş olsaydı, bugün cezaevleri boşalır, toplumda huzur ve mutluluk olurdu.