![]() |
Tweet |
Ataklı, “Birinci sınıflar için bu eğitim başlamış. Burada öğretmen türbanlı. Türbanlı öğretmen okullarda var. Milyonlarca öğrenciye türbanlı öğretmeni rol model olarak anlatmak son derece yanlıştır. Bana bunu özgürlük diye anlatmayın. Türbanlı öğretmen rol model olamaz, imaj olarak değildir. Türbanlı öğretmen okullarda var bana göre yanlıştır ama var. Şimdi buraya bunu niye koyuyorsun? Ondan sonra bana eleştiri yapma diyorlar. İlkokul birinci sınıf öğrencilerine bunu göstermenin mantığı nedir? İmaj olarak türbanlı öğretmenle başlamak kadar facia bir şey olamaz. Bunu burada yapmayın bari” dedi.
Bu ülkede yaşayan Müslüman, dindar başörtülü insanlarla nedir alıp veremediğiniz anlamak mümkün değil. Allah’ın emirlerini yerine getirdiği için bir insanı yargılamak, bu örnekte görüldüğü üzere ‘başörtülü öğretmenlerin rol model olamayacağını söylemek’ en hafif ifadeyle art niyetli, düşmanca bir yaklaşımın tezahürüdür. Can Ataklı’nın ‘başörtülü öğretmen rol model olamaz’ ifadesi aslında şu anlama geliyor: “Allah’ın Kur’an-ı Kerim ile ortaya koyduğu emirlerini yerine getiren Müslüman-Türk kadın bir öğretmen bu ülkenin çocuklarına rol model olamaz” Ataklı bunu açık açık söylemiyor da bu kadarıyla yetiniyor.
Acaba Can Ataklı ve onun zihniyetinin rol modeli nasıl? Kendisinin bu cümleleri kurmasının mantığı nedir? Bazı öğretmenlerin ülkenin bazı diğer vatandaşları gibi inandıkları dinin gereklerini yerine getirmeleri size niye bu kadar dokunuyor? Size yönelik bir baskı mı var? Başörtülü öğretmenler bütün bayan öğretmenlerin başörtülü olmasını mı istiyor, bunun için propaganda mı yapıyor? Ya da siyasi iktidar bütün bayan öğretmenlerin başörtülü olmasını şart mı koşuyor? Nedir başörtülü müslümanlarla derdiniz? Can Ataklı ve onun gibi düşünenler şunu akıllarından çıkarmasın ! İsten kabul etsinler ister etmesinler insan Allah’ın yeryüzündeki halifesidir. Allah’ın halifesi olma konusunda insanlar eşit hak ve sorumluluklara sahiptirler. Kur’an-ı Kerim ise bu hilafet sorumluluğunda Allah ile kul arasındaki bir sözleşmedir. Kur’an Yaratıcının yaratılana vahy ettiği yaşama kılavuzudur. Yani insan olarak yüklenilen hilafet sorumluluğunun sınırlarını çizen hak ve batılı ayıran bir kitaptır Kur’an ! Dinde ise zorlama yoktur. Bu evrensel bir özgürlük bilincidir. Bir barış ve özgürlük dini olan İslam’ın son ve hak din olduğuna ister iman eder ister etmezsiniz. İster Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de ortaya koyduğu emirlere uyup, yasaklarından kaçınırsınız; ister inkar eder kendi hayat felsefenizi şekillendiren ideolojilerin esiri olur ona göre bir hayat sürdürürsünüz. Bu anlamda insanoğlu serbesttir. Ama hayatlarını Kur’an-ı Kerim’in rehberliğinde, onun kılavuzluğunda yaşayan müslüman insanlara hakarete varan cümleler sarf ederek, onların giyimini, kuşamını yargılayarak bu kapsamdaki öğretmenlerin durumuna “facia” diyemezsiniz! Asıl facia sizin bu tür cümleleri yüzde 99’unun Müslüman olduğu iddia edilen bir ülkede sarf edebilmenizdir.
Can Ataklı ve onun gibi düşünenler laiklik, kamusal alan vb. kavramların arkasına sığınmak suretiyle; İslami değerler manzumesine düşmanlığını yıllardır sürdürmektedir. İçinizdeki bitmek tükenmek bilmeyen kini sürekli dışarıya kusuyorsunuz. Ne var ki şunun farkına varın. Artık bu ülkede küçük bir azınlıksınız. Ama korkmanıza da gerek yok. İlahi irade hiçbir zaman kimsenin temel hak ve özgürlüklerine yönelik bir tehdit oluşturmaz. Allah insanları farklı biçimlerde yaratmış ve onları belli bir dine bağlı olmak ya da inançsız kalmak noktasında serbest bırakmıştır. Yani hiç kimse kimseyi bir inanca bağlanmaya, o inancın emirlerini yerine getirmeye zorlayamaz. Yeter ki sizler düşmanlığınızı, içinizdeki nefreti terbiye etmeyi öğrenin! Öğrenin ki bu ülkenin insanları farklı inançlara sahip olsa da barış ve huzur içerisinde bir arada yaşayabilmeyi başarabilsin.