Tweet |
Karamollaoğlu, haftalık basın toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi.
Konuşmasına bütçeyle ilgili değerlendirmelerle başlayan Karamollaoğlu, bütçenin toplumdan, gerçeklerden kopuk olduğu zaman iktidarın problemlere çözüm olması ihtimalinin de kalmayacağını söyledi.
Bütçedeki faiz ve yatırımları kıyaslayan Karamollaoğlu, “En dikkat çeken faize ayrılan pay. Bu rakam 179,5 milyar lira. Bu konuda her bütçede bir rekor kırılıyor, faizler, havaya giden para her sene artıyor. Bu rakamlar bizi endişelendiriyor. İktidarın kimliği burada gözüküyor. Mesela yatırımlara ayrılan pay ise 103,7 milyar lira. Türkiye’nin içinde bulunduğu durumdan kurtulması yatırımları hızlandırmasına bağlı ama bu doğrudan üretime gitmeli yoksa hizmete giden, israf sayılan yatırımlara değil, betona, asfalta, demire değil” diye konuştu.
“Bu bütçe ülkenin iflasını gösteriyor” diyen Karamollaoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
“Sayın cumhurbaşkanı şiiri sever, şiir yüzünden başı derde girdi, onun için ben de kendisine Rahmetli Necip Fazıl’ın şiirini hatırlatmak istiyorum:
Allahın on pulunu bekleye dursun on kul;
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.
Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;
Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa!
Tam da bugünü tarif eden bir şiir. Neden böyle diyorum, çünkü bu bütçede dertli insanlar yok"
“Bütçede Dertli İnsanlar Yok, Bir Avuç Azınlık Var”
“Bütçede Türkiye’de yaşayan dertli insanlar yok, sadece birkaç seçilmiş veya atanmış insan veya torpil geçilerek ihaleler alan insanlar var. En azından 5-6 yerde yönetim kurularına tayin edilenler var. Bunlardan biri de demiş ki “Aldığımı hayra veriyorum!” Yahu biraz da başkalarına verin de onlar hayırlara vesile olsunlar.”
“Bütçede halk neden yok? Mesela Sivas’ta 500 liralık yardım için metrelerce kuyruk oluşturanlar bu bütçede yok, Saraçhane’de bir tas sıcak çorba için kuyruğa giden yüzerce insan bu bütçede yok, Asgari ücretle çoluk çocuğunu geçindirmeye çalışan insanlar bu bütçede hiç yok, işsizler hiç yok. Bunu söylerken üzülüyorum ama hakikaten sayıları birkaç şirkete indirgenecek olan torpilli şirketler var ve belli makamları işgal eden seçilmiş veya atanmış insanlar var. Bunlar bir avuç, toplasanız yüzü bile bulmaz.”
“Türkiye Yokluk İçinde Kıvranırken, Kar Garantili İşleri İhmal Etmiyorlar”
“Rakamlar doğru mu diye tekrar tekrar sorduruyorum arkadaşlarımıza. Mesela bu bütçede 19 bin liralık işe 17 milyon lira ödemeler var. Mahdut sayıda şirketler var. Mesela hiçbir zaman ihmal edilmiyor kâr garantisiyle yap-işlet-devret modeli ile yapılan köprü, havaalanı, otoyol var, hiç aksatmıyorlar. Mutlaka onların paraları ödeniyor. Akıl almaz meblağlar, öyle milyonlar falan değil milyarlar var. Ne zaman? Tam da Türkiye’nin yokluk içinde kıvrandığı bir zamanın içinde. Onun için bu bütçe insanımızın derdine derman olan bir bütçe değil.”
“Asgari Ücretle İlgili Söylediklerimi Çarpıtanlar Ahlaksızlık Yapıyor”
“Ne üretici memnun, ne tüketici memnun. İşte ülkemizin hali bu. Bu bütçe bunların hiçbirine çare üretemeyen bir bütçe ne yazık ki. Tam da bu sırada asgari ücret görüşmeleri yürüyor. Maalesef çalışanın aleyhine tecelli edecek gibi gözüküyor, zaten bu mantıkla başka türlü de çıkmaz. Geçen sefer söylediğim bazı ifadelerimi çarpıtanlar oldu. Bir insan söyleneni anlamıyorsa tekrar söyler misin demesi gerekirken onu çarpıtıyorsa bu düpedüz ahlaksızlıktır. Daha ağır ifadeler kullanacağım ama… Bu ahlaksızlığı yapanlar Türkiye’de garibanın halini anlamıyorlar.”
“Bir açlık sınırı, bir de yoksulluk sınırı var. Açlık sınırı 2400’ler civarında, yoksulluk sınırı 8 bin liranın üzerine çıkıyor. Ben dedim ki normal şartlarda bir ülkede hedef 8 bin lirayı yakalamak olmalıdır. Bu illa bu sene içinde gerçekleşemez ama bir süreç belirlenir, 10-15 sene sonra Türkiye’de çalışan bir insanın eline yoksulluk sınırında bir ücretin geçmesi gerekir. Mantıklı olan budur. Gelişmiş kabul edilen ülkelere bakın asgari ücret yoksulluk sınırının üstündedir, çalışan insan ihtiyaçlarını aldığı ücretle karşılar.”
“Asgari Ücretten Vergi Alınmamalı, Primleri Devlet Karşılamalı”
“Asgari ücretin işverene de fazla yük getirmemesi için asgari ücretten vergi alınmaması, primlerin devlet tarafından karşılanması gerekir. Bu yapılırsa bugünkü asgari ücret 2900 Liranın üzerine çıkıyor. Yılda hiç olmazsa eşel mobil sistemi ile bir kişinin alacağı ücrete enflasyonun üzerinde yüzde 7 reel zam yapılmalıdır dedik.Yani enflasyon yüzde 20 ise 100 liralık maaş 120’ye çıkıyor, onun üzerine bir yüzde 7 zam daha yaparsanız o zaman o rakam yüzde 30 yaklaşır. Bu sene de yapılırsa yüzde 7 zam 3500-3600 liraya tekabül eder. Eğer bu sağlanırsa ve bundan sonra her sene bu yöntem devam ederse 10 sene sonra asgari ücretlinin eline geçen para, bugünkünün en azından iki misline çıkar, yoksulluk sınırına yaklaşır. Benim bu sözümü alıp da olmayacak bir rakamı telaffuz etmişim gibi yansıtmaya çalışanların ya kafaları çalışmıyor ya da çarpıtıyorlar, ahlaksızlık yapıyorlar.”
Karamollaoğlu, konuşmasının sonunda gazetecilerin sorularını cevaplandırdı.
Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığıyla ilgili sözleri sorulan Karamollaoğlu, birilerinin bu sözler üzerinden gündemi değiştirmeye çalıştığını dile getirdi.