Oyun büyük!
Amaç, HDP’nin kapatılma davası üzerinden bir tartışma ortamının oluşturulması ve bu süreçte önce Millet İttifakının parçalanması, ardından da ülkenin siyaseten ‘milliyetçiler/muhafazakârlar ve diğerleri’ şeklinde iki büyük kampa bölünmesi.
Ve tabii ki erken seçim ve AK Parti’nin (daha doğrusu kazananların koalisyonunun) yüzde 50+1’i alarak iktidar(lar)ını devam ettirmesi...
Senaryo bu. Peki, bu büyük oyun tutar mı?
…
Başlığı tekrarlayalım: ‘HDP’nin kapatılma hamlesinin asıl hedefi, İYİ Parti’dir!’
Neden mi? Çünkü AKP’den ekonomik gerekçelerle kaçan oylar başta olmak üzere, CHP’ye gitmeyen oyların adresi İYİ Parti’dir. Çünkü İYİ Parti, bugün itibarıyla merkez sağ parti rolündedir.
Fakat İYİ Parti, aynı zamanda Millet İttifakının en kırılgan partisidir.
HDP’nin kapatılma davası üzerinden İYİ Parti’nin vereceği her tepki, yapacağı her açıklama, hareket, Cumhur İttifakı tarafından ‘dikkatle izlenecek’ ve İYİ Parti’nin milliyetçi tabanına yönelik “Bakın İYİ Parti PKK’ya/teröre destek veriyor!” suçlamasıyla bu parti yıpratılmaya/parçalanmaya çalışılacaktır.
İYİ Parti’nin sokakta gördüğü ilgi ve destek, böylece bitirilmeye çalışılacak ve İYİ Parti’nin manevra alanı daraltılacaktır.
Bugünden itibaren bu büyük oyun, AKP+MHP ile İYİ Parti arasında geçecektir.
Saadet’e Yönelik Hamleler…
Peki Saadet’e yönelik hamleler ne anlama geliyor?
Bugün itibarıyla klasik Milli Görüş seçmeni, AK Parti’ye en sıkı tutunan seçmendir ve kısa vadede kopma ihtimali de yoktur.
Saadet’e yönelik hamlenin asıl sebebi, bu oyların çözülme tehlikesi değil, ‘AK Parti’nin dini ve dinî sembol ve değerleri istediği gibi kullanmasına mani olan’ Saadet’in engelleyici ve yıpratıcı siyasi muhalefetidir.
Belki çok kimse görmüyor ama Saadet’in Millet İttifakındaki konumu, CHP’nin AK Parti’ye bu açıdan verdiği kozların da önünü kesmektedir.
AK Parti’yi asıl öfkelendiren de budur!
Saadet’in siyaset yapma tarzındaki ‘şekilsel olmaktan çok içeriksel dönüşümü’ ise başka bir yazının konusu yapmayı düşünüyorum.
…
Yeniden İYİ Parti’ye dönelim.
Peki İYİ Parti kendisine yönelik bu oyunu boşa çıkarabilir mi?
Bu mümkün ama işleri gerçekten çok zor. Bırakın HDP’yi savunmayı, ‘hukuk ve demokrasi’ üzerinden gidilerek verecekleri her tepkiyi, Cumhur İttifakı sürekli istismar edecek, öküzün altında buzağı arayacak ve adeta ‘yıpratıcı bir sinir harbine’ çevirecektir.
O kadar ki İYİ Parti’nin bu süreçte ‘sessiz kalması bile’ karşı cephe için bir koz haline gelebilecektir.
…
İYİ Parti bu hassas süreçte ‘yüksek riskleri göğüslemek için’ hukuku ve demokrasiyi ihmal ve inkâr ederse, bu durum HDP seçmeni üzerinde olumsuz etki oluşturacak ve Millet İttifakının Cumhurbaşkanı adayına yönelik bakışı ve desteği yok edebilecektir.
Aynı zamanda Millet İttifakı içinde de ilkesel bazı krizlerin yaşanmasını beraberinde getirebilecektir.
Hiç kimse için gizli ve sürpriz olmayan şey, HDP’nin terör örgütüyle ilişkisidir. İYİ Parti, bu ilişkiyi zaten reddetmez ama bugüne kadar neden harekete geçilmediğine, beklendiğine ve neden bugün harekete geçildiğine yönelik kitleleri ikna edici açıklamalar yaparsa oyunu bozabilir, ki bunu yapmaktan başka yolunun da olmadığı kanaatindeyim.
HDP’nin Kapatılma Davasının Bir Amacı da Gündemi Değiştirmektir
Bu kapatma davasının bir amacı da, siyasetin gündemini ‘yolsuzluk ve yoksulluktan, beka ve ihanet’ gündemine çevirmektir. Bu hamlenin, aynı zamanda MHP’nin eriyişine de çözüm olması beklenmektedir.
İşte Millet İttifakının bu süreçte gündemi ‘ısrarla ekonomide, yolsuzluklarda ve yoksulluklarda tutması’ ve oyunun Cumhur İttifakının sahasında oynanmasını sürdürebilmesi, başarısı için belirleyici olacaktır.
Eğer oyun ‘demokratik siyasetin doğasına aykırı bir biçimde, Millet İttifakının sahasına taşınırsa’, kazanan Cumhur İttifakı olabilir.
Şu an için avantaj halen Millet İttifakındadır. Cumhur İttifakı belki de en son ve aynı zamanda en tehlikeli kozunu oynamaktadır. Eğer buradan istediği neticeyi elde edemezse, bütün cephanesini tüketmiş bir vaziyete düşebilir.
…
Şu gerçeği görmek lazım: Partilerin destekleri sınırlarına geldi, artışlar ve kopmalar hissedilir derecede olmuyor. Ama gerçek şu, Cumhur İttifakı yavaş da olsa eriyor, Millet İttifakı yavaş da olsa büyüyor.
Unutmayın, kararsızların temel güdüsü, iktidara ekonomik gerekçelerle tepki vermek ama iktidarın karşısına geçmenin getireceği riskleri de hesaplamaktır. Bu hesabı tersine çevirecek en etkili argüman, beka üzerinden üretilebilir ki HDP’nin kapatılma davası bu amaca da hizmet etmektedir. Ama bu politikanın, kararsızlar üzerinde tutmama ihtimali yüksektir ve tamamen İYİ Parti’ye bağlıdır.
…
Saadet’in tabanının Asiltürk’e verdiği tepki de göstermiştir ki, bu partinin AK Parti’yle ittifaka bırakın katılmasını, teşebbüs etmesi bile derin bir travma yaratacaktır.
Ve arkasından da Milli Görüşte derin bir tartışma, ‘biat ve itaat eksenindeki anlayışı sorgulama’, karşı çıkma ve yeniden konumlanmayla sonuçlanacak bir süreci başlatabilecektir. Ki bu süreç, partideki bugünün muktedirlerinin siyaseten sonunu getirir.
CHP bu noktada çok farklıdır. Çünkü AKP’nin CHP’ye yönelik hiçbir hamlesi, beklenen faydayı sağlamıyor. Çünkü CHP seçmeni, AKP’ye ‘mutlak güvensiz bir parti’ gözüyle bakmakta ve yapıp ettiği hiçbir şeye itibar etmemekte, bilakis partisine daha sıkı sarılmaktadır.
Haliyle “CHP teröre/PKK’ya destek veriyor!” ithamının asıl hedefi, CHP tabanı değil, İYİ Parti ve Saadet’in tabanıdır. Yani “Sizin birlikte hareket ettiğiniz CHP, teröre destek veriyor!” suçlamasıyla bu cephede bir kafa karışıklığı çıkarma çabasından başka bir şey değildir.
Gündem Yolsuzluk ve Yoksulluk Olduğu Müddetçe Millet İttifakı Kaybetmez!
Evet, iki sihirli kelime, yolsuzluk ve yoksulluktur.
Millet İttifakı, formatı biraz daha değiştirerek ve önce kendi seçmenini konsolide edecek, ardından da Cumhur İttifakının erimesini hızlandıracak tarzda siyaset üretebilirse, başarılı olur.
Benim ‘Peker Etkisi’ olarak kavramsallaştırdığım surda gedik açan bu etkinin kısmen sağlanabilmesi bile, kaçınılmaz erken seçimde başarıyı beraberinde getirecektir.
…
Evet, bütün bu sürecin baş aktörü, kesinlikle İYİ Parti olacaktır.
Hatta o kadar İYİ Parti olacaktır ki, denilebilir ki, 'Türkiye’nin yakın dönem siyasi tarihinin bu dönemini, İYİ Parti yazacaktır!'
Peki nasıl? Kazanan kim olacaktır? Ülke ve millet mi, yoksa…
Kimin kazanacağı/kazançlı çıkacağı da, İYİ Parti’ye bağlıdır.
Tarih yazmak herkese nasip olmaz, bu nasibi değerlendirebilmek ise bambaşka bir meseledir.
Sonucun, ülkenin ve milletin kazanacağı bir şekilde tezahür etmesi dileğiyle…