Eren Bülbül yaşıyor olsaydı, bugün 18 yaşında olacaktı. Anne-babası, ailesi ve “İyi ki varsın” diyen sevenleri/yakınları dışında muhtemelen hiç kimse onu tanımayacak, hatırlamayacaktı.
Eren, 2020 Haziran’ında 18 yaşında olacaktı. Belki köyünde, makûs talihiyle baş başa bir hayatı olacak, belki genç yaşta, yörenin kaderi gurbet yollarına düşecek, büyük şehirlerde inşaatlarda çalışacaktı. Ya da akranları gibi iş arayacaktı Eren…
Yetim Eren, 2 yıl sonra, bedelini ödeyemeyeceği için, askere gidecekti. 15 yaşında canını verdiği vatanını, bayrağını korumak için…
Kim bilir, belki asker ocağında tadacaktı şehadeti, kendisiyle aynı kaderi paylaşan binlerce yiğit gibi…
***
Eren, yaşıyor olsaydı, belki âşık olacaktı. Âşık olacak ama muhtemelen hayal kurmaya korkacaktı.
Korkacaktı, çünkü bir yuva kurmanın altından kalkılmaz maliyeti, onu korkutacaktı.
Düzenli bir iş, insanca yaşamaya yetecek bir gelir, ev, bark derken… Âşık olsa da, hayal kuramayacaktı Eren.
Çünkü sevdiğinin ‘işi-gücü olan’ başkasına gitmesine dayanamazdı. Çünkü Erenler’in kurduğu hayalleri, Ahmetcanlar, Mehmetcanlar gerçekleştirirdi bu ülkede…
Aslında Eren yaşıyor olsaydı, yıllık 10 bin dolar civarında bir geliri olacaktı. Fakat hiç göremeyeceği, dokunamayacağı, harcayamayacağı 10 bin dolar…
***
Evet, Eren Bülbül, bundan 3 yıl evvel şehit edildi. Dünyanın bütün çilesini/ağır yükünü geride bırakarak gitti. Ama unutulmasın ki bu memlekette daha nice Eren’ler var.
Yarınından endişe eden, geleceğe güven ve umutla bakamayan, 10 bin doları olduğu halde, cebinde 5 kuruşu olmayan milyonlarca Eren…
Eren Bülbül’ü hatırlamak, hatırasına sahip çıkmak iyi güzel de…
Öyle kuru kuruya ‘İyi ki varsın Eren’ demekle, ‘süslü cümleler kurmakla’ olmuyor işte. Eren’in hatırasına sahip çıkmak, milyonlarca Eren için bir şeyler yapmakla olur ancak.
Erenler için ‘geleceğe umutla bakılan, vatandaşı olmaktan gurur duyulan bir ülke’ inşa etmekle…
Eren’in hatırasına sahip çıkmak, Maçka’nın dağındaki Erenle, Bebek’teki Tankut’a ‘adil bir fırsat eşitliği’ sağlamakla olur.
Sözün özü, Eren’in hatırasına sahip çıkmak, Erenler’in hakkını, Ahmetcanlar’a, Mehmetcanlar’a yedirmemekle olur…
***
Ama korkmayın, çünkü Erenler bu ülkede hep olacak.
Erenler olacak ki, siz var olacaksınız! Erenler olacak ki hayatın tadını alacaksınız! Erenler olacak ki, gözbebeğiniz oğlunuz-kızınız geleceğe güvenle bakacak, 'ulaşılabilir hayaller kuracak' ve gerçekleştirecek…
Evet, Erenler hep var olacak… Olacak olmasına da, bu işin bir de öteki tarafı yok mu?
Birkaç metre bez dışında beraberinde getiremeyeceğin onca parayı-pulu, malı-mülkü, yani Erenlerin hakkını, ne diye gasp edersin be arkadaş!
Bu dünya, bu cennet ülke, Eren’e de, Tankut’a da, Ahmetcan’a da, Kayra’ya da yetmez mi?
Lütfen biraz samimiyet… 15 yaşındaki bir çocuğun hatırasına biraz saygı, lütfen…
***
Hülasa; Trabzonlu Eren, Hakkârili Şehmuz, Yozgatlı Alperen, Maraşlı Ökkeş, Ispartalı Ramazan, Edirneli İsmail,… Yani milyonlarca Eren…
İşte Eren’in hatırasına sahip çıkmak, bu çocukları, bizim çocuklarımızı, huzur, barış ve güven içinde, kardeşçe bir arada yaşatacak bir düzen kurmakla olur.
Umudum odur ki, Eren, Şehmuz, Alperen, Ökkeş, Ramazan, İsmail,… Bu çocuklar, bütün suni ayrımları, gerçek olmayan gündemleri yırtıp atacak ve ‘insani ve adil bir sistemi’ hep birlikte inşa edecektir.
Bunu Eren göremedi ama ben bugünün gençliğinde, bu ışığı görüyorum.
İyi ki varsınız Erenler, siz olmasaydınız …