TÜİK Başkanı Prof. Dr. Sait Erdal Dinçer, “Halkın enflasyonu, kişiden kişiye değişir” demiş.
Ne demek istediğini anladınız mı?
Mesela marketten sıvı yağ almak için giden iki kişiden biri, yağı 100 Liraya alırken, diğeri 85 Liraya mı alıyor? Hayır, herkesin alış fiyatı aynı.
Peki ne demek istedi?
Gerçi bir takım maliyet hesaplarından bahsetmiş ama bunlar yukarıdaki sözü tevil etmeye yetmemiş!
Kahin değiliz, “TÜİK Başkanı aslında şunu söylemek istedi” diyecek değiliz fakat öte yandan bir gerçeği ifade eden bu söz üzerine (gerçeği anlamak isteyenler için) bazı yorumlar yapmaktan da geri kalmayacağız.
Ne de olsa bugünlerde herkes ekonomist kesildi!
Tabii biz ‘ADAM SİMİT’ olduğumuzu iddia etmiyoruz, haliyle kalkıp da ne yeni bir teori kurduğumuzu söylüyoruz ne de bize böyle yakıştırmalar yapanlara itibar ediyoruz!
Devam edelim…
…
Sizin için enflasyon neyi ifade ediyor?
Alım gücünüzün azalmasını mı yoksa artmasını mı? İşte bütün mesele burada!
Eğer alım gücünüz azalıyorsa, yani 1 ay önce 100 Liraya aldığınız ürün ve hizmetleri 1 ay sonra aynı paraya alamıyorsanız, enflasyon sizi olumsuz etkiliyor demektir. Tabii ekstra kazançlarınız yoksa!
Eğer alım gücünüz, enflasyona rağmen azalmıyor, artıyorsa, enflasyon sizi olumlu etkiliyor demektir. Evet, siz de 1 ay önce 100 liraya aldığınız ürünü 1 ay sonra 100 liraya alamıyor olabilirsiniz ama bu fiyat artışlarından ekstra kazanç sağlıyorsanız, sorun yok demektir.
Hatta Allah, enflasyondan da, enflasyonu çıkarandan da, enflasyonist ortamı oluşturanlardan da razı olsun diye dua etmezseniz, inanın nankörlük yapmış olursunuz!
Yani eğer size bir yerlerden kaz geliyorsa, tavuğun gidişine tepki göstermemelisiniz!
Kazın gelişinin görünmesini/bilinmesini istemiyorsanız, bu kez de tavuğun gidişine sözde tepki gösterin, sahte gözyaşları dökün ki, kaybedenler sizin kazandığınızı anlamasınlar!
…
Öyle ya, millet olarak hep birlikte fakirleşmiyoruz ya, birileri fakirleşirken birileri o biçim zenginleşiyor.
Haliyle enflasyonist hareketlerden kazancı 100 lira olanın 10 lira kaybetmesi, bu kişi için bir kayıp değil bilakis kazançtır. Bu kazancı sağlayan şey ise enflasyondur, bu nedenle kazanan kişi için enflasyon kötü değil, iyi bir şeydir!
…
Enflasyon, dünyadaki en adaletsiz gelir transferlerinden, kazançlarından biridir. Ne faize, ne de kumara benzer. Çünkü faizde, kumarda rıza unsuru olabilirken, enflasyonda yoktur. Siz, paranızın cebinizden alınmasına veya çalınmasına direnemezsiniz!
Alım gücünüzün düşmesine, hayat kalitenizin azalmasına direnemezsiniz!
Akşam cebinizde 100 lira ile yatarsınız, sabah uyandığınızda o 100 lira 80 lira olur, bir şey yapamazsınız!
Yani, dün hakkınız olanın bugün elinizden alınmasına karşı bir şey yapamazsınız, işte bu yüzden enflasyon en zalim, en ahlaksız, en adaletsiz gelir/kaynak transferidir.
Ve bu transferin iki ucu vardır: Bir uçta kaybeden, yani parası ve alım gücü azalan, diğer uçta ise kazanan, yani alım gücü artan kişi(ler).
İşte asıl soru da buradadır:
Bu büyük oyunda kimler kazanıyor, kimler kaybediyor?
Ve bu büyük oyunun hakemliğini kimler yapıyor?
…
Mesela şu enflasyonist hareket(lendirme)ler olmamış olsaydı, döviz ve altın oyunlarıyla onca para birilerinin cebinden çıkar da ötekilerin cebine nasıl girerdi?
Kim rızaen bu parayı kalkar da ötekine verirdi? Vermezdi değil mi?
İşte adına enflasyon denilen şey, kocaman bir cımbız misali bu işi yapan şeydir.
Şimdi kazanan kişi(ler) nasıl kalkar da enflasyon kötüdür derler? Allah insanı kınar sonra! Hem o biçim kazanacaksın, hem de kalkıp nankörlük yapacaksın, olmaz. Allah’ın gücüne gider!!!
…
Son olarak…
TÜİK Başkanı bu cümleleri kurarken neyi kastetti bilemem ama büyük oyunu görmek isteyenlere, meseleyi özetleyen harika bir ipucu verdi.