1xbet betist supertotobet
istanbul escort istanbul escort bayan
konya escort
istanbul escort
https://home.gis.gov.gh/
Bugun...


Mustafa USTA

facebook-paylas
O Adamdan, Trabzonspor’a Teknik Direktör Olmaaaz!
Tarih: 29-07-2020 17:04:00 Güncelleme: 29-07-2020 17:38:00


Ortahisar Belediyesi Basın Danışmanı, gazeteci Yusuf Keskin, sosyal medyadan bir paylaşım yapmış:

“Gözbebeğimiz TrabzonSpor Abdullah Avcı ile İkinci Ersun Yanal Faciasını yaşar. Bu dönem Şota #TrabzonSpor için en doğru tercih olur.”

Benzer yorum ve paylaşımlar, bugünlerde çok moda, birileri yazıyor, birileri beğeniyor, birileri eleştiriyor…

Olan şu, camia olarak Trabzonspor’a teknik direktör transferi yapıyoruz, ya da yapılmasına engel oluyoruz…

***

Biz birileri kadar ‘profesyonel topçu’ değiliz, ‘biz bu işi biliyoruz’ da demiyoruz, ama neticede taraftarız.

Hal böyleyken Yusuf Keskin’in yazısı bizi tahrik etti, düşüncelerimizi dile getiren bir yazıyı kaleme aldık. Tabii küçük bir hikâye de ekledik yazıya…

Hikâye şöyle:

Vaktiyle, çok güzel ve alımlı bir kız varmış.

Seveni, beğeneni çok fazla imiş ama o kimseyi beğenmiyormuş.

Her taliplisinde bir kusur buluyor, kendini kimselere layık görmüyormuş.

Yıllar böylece geçiyor, o güzel kız, bir türlü evlenemiyormuş.

Her geçen yıl ise güzelliğinden çok şeyleri alıp götürüyor, artık o eski kızdan, heyecanından da eser kalmıyormuş…

Ama kız, yine de kalbini vereceği beyaz atlı prensin hayalini kuruyormuş, ne yazık ki masallardaki bu beyaz atlı prens, bir türlü çıkıp da gelmiyormuş…

***

Hikâyede güzel kız olur da yakışıklı erkek olmaz mı, bir de yakışıklı erkek varmış tabii…

O da güzel kız gibi, çokça hayranı, beğeneni olsa da kimseyi kendine layık görmüyor, gönlünün prensesini bekliyormuş.

Ne de olsa bir kez evlenecekti, en güzeli, en iyisi olmalıydı.

Fakat bu prenses, her ne hikmetse, saraydan bir türlü çıkıp da gelmiyormuş.

Yıllar böylece geçip gidiyor, erkek de cazibesini, heyecanını kaybediyormuş…

 

İşin kötüsü, kız da, erkek de, yaşları ilerledikçe daha da seçici oluyor, kılı kırk yarıyor ama bir taraftan da yolun sonunun yaklaştıklarını düşünerek telaşa kapılıyormuş…

Sonunda ne mi olmuş? Tahmin ettiğiniz gibi ne güzel kız, ne de yakışıklı erkek hayallerine kavuşamamış, ikisi de evde kalmışlar…

***

Kız ve erkek…

Hikâyenin gerçek kahramanları, tabii ki onlar değil…

Hikâyenin gerçek kahramanlarını yazının sonuna sakladım.

Peki güzel kız ya da yakışıklı erkek kimdir?

Milyonlarca hayranı, seveni olan Trabzonspor’dur elbette…

Gelelim asıl meseleye…

Trabzonspor ne zaman bir transfer yapmak istese, birilerinin adı gündeme gelse, “Yapamaz, başaramaz, onun işi değil, daha da kötü olur,… vb.” sayısız eleştiriyi yaparız.

Şota ya da Abdullah Avcı, fark etmez, şehir ikiye bölünür, herkes konuşur, illa bir eksiklerini, ‘geçmişte şöyle yapmıştı, Trabzonspor’a gol atınca şöyle sevinmişti’ vb. affedilmez hatalarını ! bulup çıkarırız.

“Trabzonspor Yönetimi, Guardiola ile görüşüyor, transferi an meselesi” deseler, ona da bir şeyler buluruz.

Ne söylemeyiz ki! “Guardiola tamam da Trabzon’u beğenmez, bu taraftarı kaldıramaz, bu yönetimle anlaşamaz, bu takım ona hafif gelir,…”  

Yalan mı?

Hiçbir şey bulamazsak, sahadaki 11’de 9 yabancıyla bayrağa dönüp İstiklal Marşı söyleyen takımımızı alkışlarken, “İyi de o Trabzonsporlu değil ki?” deriz!

***

Peki ne istiyoruz? Neden böyle yapıyoruz? Kimin gazına geliyoruz? Yoksa bu bizde bir gelenek mi oldu, onu bilmem.

Ama bildiğim şey şu; Trabzonspor Yönetimi, en iyisini (en azından en iyisi olduğunu düşündüğünü) alacaktır. Buna inanmalıyız, ben inanıyorum.

Bırakalım da alsın, biz de gelen teknik adamın başarması için ona destek olalım, omuz verelim.

Hiçbir şey yapamıyorsak, sabredelim, tahammül edelim, “Allah’ım inşallah ben yanılırım” diye de dua edelim.

Çünkü biz yanılırsak, haliyle o başarırsa, sevineceğiz, mutlu olacağız…

Zaten bunu istemiyor muyuz?

Yoksa, “Bugünden bir şeyler söyleyeyim, yazayım, paylaşayım” da başarısız olursa, “Bak ben dememiş miydim” demek için stok mu yapıyoruz?

Ah şu ‘önceden bilen olmanın dayanılmaz cazibesi’ yok mu, rahat bırakmıyor ki bizi!

***

Şimdi gelelim, girişteki hikâyemizin gerçek kahramanlarına…

Aslında o, kimseleri beğenmeyen kızın da erkeğin de aklını çelen, yuva kurmalarına mani olan kimdir biliyor musunuz? O, bizim kültürümüzde ‘kaynana’ da tecessüm eden kişidir.

Kaynana ve tabii ki onun ekibi…

Kim midir onlar? Kadınlar kızmasın ama kızın/oğlanın anası, teyzesi, halası, teyzesinin kızı, halasının kızı, hatta yengesi, yengesinin kızı vs…

Bu ‘ulu konsey’ bir aradan çekilseydi, emin olun kız da, erkek de yuvasını kuracaktı, ama öyle olmadı, çünkü onlar en iyisini, en layığını biliyordu!

Kız/oğlan anası, teyzesi, yengesi, amcasının kızı, halasının kızı elbette kızını/oğlunu en iyisine layık görür, en iyisinin olmasını ister…

İster istemesine de lakin bir de hayatın gerçekleri vardır…

Siz hiç dünyanın en güzel kızıyla en yakışıklı erkeğinin evlendiğini duydunuz mu?

Duyamazsınız, çünkü bu ancak masallarda olur…

Size göre kızınız en güzel, oğlunuz en yakışıklıdır, ama size göre…

Onun da bir nasibi vardır oysa, ayakları yere basan, kendi ayarında bir nasip…

***

Hikayenin Trabzonspor’a tercümesi….

Gönül ‘Klopp’ der, ‘Guardiola’ der, der amma mesele biraz da ‘yorgan ve ayak’ meselesi değil midir?

Trabzonspor Yönetimi, yorganı ve ayağı hesaplayarak en uygun seçimi yapacaktır…

Ben buna inanıyorum, bence siz de inanın…

Hem ne kaybedersiniz ki?

***

Ve sıra geldi, hikâyemizde kendimize bir yer bulmaya…

Kızımızın ya da oğlumuzun saadeti için gerçekçi hareket ederek onu bir yuva sahibi mi yapacağız, yoksa ‘onun kaşı, bunun burnu’ diyerek onu yuvasız mı bırakacağız?

Yani kaynananın ekibine mi dâhil olacağız, yoksa oğlanın ya da kızın gerçek dostu olarak evlenip yuva kurmasına mı gayret edeceğiz?

Hülasa, ‘profesyonel top oynamış, bu işi bilen’ biri mi olacağız, yoksa bu renklere gönül veren ‘hesapsız bir taraftar’ mı?

Vallahi sizi bilmem ama benim ‘kaynananın ekibine dâhil olmaya’ hiç niyetim yok…

Bu vebali üzerime alamam çünkü…

Sizin dediğiniz çıkarsa, ki bu çok kötü olur, üzüleceğiz…

Ama benim dediğim çıkarsa, ki bu çok iyi olur, sevineceğiz…

Hoca’nın dediği gibi, ya tutarsa…

Bir kaşık yoğurda karşılık, koca bir yoğurt gölü…

Değmez mi? Bence değer…

Mayayı çalıp bekleyelim…

Göreceksiniz, tutacak…

 

 





FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
Henüz anket oluşturulmamış.
HABER ARA
YUKARI