1xbet betist supertotobet
istanbul escort istanbul escort bayan
Bugun...


Mustafa USTA

facebook-paylas
Türkiye’nin En Demokrat Lideri Kim?
Tarih: 27-05-2021 11:34:00 Güncelleme: 27-05-2021 11:34:00


İzmir’in iki futbol çınarı, Altay ve Altınordu, Süper Lige çıkmak için mücadele etti. Kazanan Altay oldu, üstelik son dakikada gelen golle…

Altınordu için tam bir yıkım oldu, 51 yıllık Süper Lig hasretleri bitmedi.

Maçın ardından peş peşe kutlama mesajları yayınlandı, öyle ya kazananı kutlamak, tebrik etmek gerekir, âdettendir!

Fakat burada önemli bir ayrıntı var. Biz genelde kültürümüz, özelde ise ‘siyasal kültürümüz’ açısından belirleyici olan bu ayrıntı üzerinden giderek ‘yayınladıkları kutlama mesajlarında’ mevcut siyasi liderlerin demokrasi algı ve anlayışlarını tahlil edeceğiz.

Bakalım ki, demokrasiyi ağızlarından düşürmeyen, kendilerini ‘en demokrat’, rakiplerini ise ‘anti-demokrat’ ilan eden, ‘milli irade’ söylemini, içini boşaltarak adeta ‘iğdiş eden’, başta parti içi demokrasi olmak üzere söylem ve eylem uyuşmazlığının zirve örneklerini veren parti liderlerimiz, ne kadar demokratmış!

Evet, maçı Altay kazandı, peki liderler kutlama mesajlarında ne yazdı?

 

Recep Tayyip Erdoğan

@RTErdogan - TFF 1. Lig’de ilk iki sırayı alan Adana Demirspor ve GZT Giresunspor ile play-off finalini kazanan Altay’ı ve taraftarlarını gönülden tebrik ediyor, üç kulübümüze de gelecek sezon Spor Toto Süper Lig’de başarılar diliyorum.

 

Kemal Kılıçdaroğlu

@kilicdarogluk - 18 yıllık aranın ardından Süper Lig’e yükselen Altay’ı yürekten kutluyorum.

 

Meral Akşener

@meral_aksener - TFF 1. Lig Play-Off Final maçını kazanarak Süper Lig'e yükselen Altay Spor Kulübü’nü, futbolcularını, teknik heyetini ve taraftarlarını tebrik ediyor,

Süper Lig'de başarılar diliyorum.

 

Ali Babacan

@alibabacan - Tebrikler İzmir. İki İzmir kulübünün oynadığı finalin ardından 18 yıl sonra Süper Lig’e yükselen Altay takımının sporcularını ve teknik ekibini tebrik ediyorum.

 

Ahmet Davutoğlu

@Ahmet_Davutoglu - 18 yıl aradan sonra Süper Lig'e dönen ülkemizin en köklü kulüplerinden Altay'ı ve taraftarlarını yürekten kutluyorum.

Evladı olduğu camiayı hak ettiği başarıya kavuşturan Mustafa Denizli hocayı, ekibini ve öğrencilerini de tebrik ediyorum.

 

Temel Karamollaoğlu

@T_Karamollaoglu - Tebrikler Altay

Play-Off final maçını kazanarak, 18 yıl aradan sonra Süper Lig hasretine son veren @AltaySporKulubu'nü, futbolcularını, teknik heyetini ve taraftarlarını kutluyor; ülkemizin en köklü kulüplerinden Altay'a Süper Lig’de başarılar diliyorum.

 

Mustafa Destici

@Mustafa_Destici - Güzel İzmir Şehrimizin köklü futbol kulüplerinden #Altay'ı tebrik ediyor ve Süper Lig'de başarılar diliyorum.

 

Muharrem İnce

@vekilince - 18 yıl aradan sonra Süper Lig’e çıkan, Altay’ı yürekten kutluyorum.

‘TFF 1. Lig’de mücadele eden tüm takımlarımızı tebrik ediyorum.’

Hoş geldin, Büyük Altay. Hoş geldin, İzmir’imizin 107 yıllık çınarı.

Yukarıdaki mesajlarda dikkat çeken özellik, kazananın öne çıkarılması ve tebrik edilmesi. Peki Altay maçı hangi takımla yaptı? Mesajlarda hiç Altınordu isminin geçtiğini gördünüz mü?

Altınordu, ki oyuncularının büyük kısmı alt yapıdan geliyor, üstelik de hiç yabancı oyuncu oynatmadan mücadele ederek finale kadar çıkmayı başarıyorlar. Sadece bu gerçek bile bu takımın yönetiminin, teknik ekibinin, futbolcularının tebrik edilmesi için yetmez mi? Yoksa ‘güçlülerin düzeninde’ boylarından büyük işlere mi kalkıştılar?

 

Sadece İnce ama o da yeterli değil!

Sadece Muharrem İnce, TFF 1. Ligde mücadele eden bütün takımları tebrik ederek, bence önemli bir fark ortaya koydu.

Zaten İnce’nin de sürekli demokrasi, bilhassa parti içi demokrasi vurgusu yapması başından beri dikkat çekiyor.

Bu mesajları liderlerin bizzat yazmadığını, ekiplerinin yazdığını söylemek sonucu değiştirir mi? Elbette değiştirmez, aksini düşünmemiz için yukarıda ismi yazılı liderlerin siyasetteki uygulamalarının da başka türlü olması gerekmez mi?

Bu mesajlar aslında var olan bir durumun güncel bir örnekle/delille desteklenmesi manasında önemli.

 

MHP ve HDP

İki büyük parti (MHP ve HDP) liderlerinden bir mesaj yayınlanmadı. Ama bu partileri tahlilimiz dışında bırakmak adil olmaz, zira yaşanmışlıklar üzerinden onları da sürece dahil etmeliyiz.

 

Devlet Bahçeli

Bahçeli’nin söylem ve eylem manasında siyaset yapma tarzına bakıldığında, demokratlık gibi bir iddiasının olmadığını rahatlıkla görüyoruz. Bireyin değil, devletin öne çıkarıldığı bu siyasi anlayışın ‘demokrasi üzerinden tahlil edilmesi’ durumunda, tablonun hiç de iç açıcı olmadığı net!

Zira ‘bireyin olmadığı bir yerde, adı milli olsa da’ bir iradeden söz edilemez, çünkü adına irade denilen şeyi yaratan Allah, onu soyut varlık millete değil, somut varlık bireye/insana vermiştir.

 

HDP

HDP Eş Genel Başkanlarının da (Sancar-Buldan) konuyla ilgili bir paylaşımı yok. Fakat Kürt vatandaşların siyasal alanda temsiline soyunan (ve şu anda rakipsiz görünen) HDP’nin bu vatandaşlarımızın ‘genel ve geleneksel özellikleri ve tutumlarını’ yok saydığını, bu geleneğe uygun düşmeyen bir ideoloji üzerinden hareket ettiğini ve haliyle ‘temsil edenle-edilenin benzeşmediği’ bir durumu ortaya çıkardığını rahatlıkla görebiliriz.

Haliyle diğer partileri, rejim ve sistem üzerinden anti-demokrat olmakla itham eden HDP’nin, birden fazla eşbaşkan seçmesine bakarak demokrat bir siyasi hareket olduğunu iddia etmek, mümkün değildir!

Hülasa, siyasi parti liderlerinin, yani demokrasinin temel aktörleri olan partileri yöneten isimlerin demokrasi anlayışı, yukarıdaki mesajların da yansıttığı gibi aslında güçten ve kazanandan/kazanmaktan yanadır.

Kültürümüzde de köklü ve sarsılmaz temellere sahip olan ve hakkın belirlenmesinde başat aktör olan ‘güç’ algısı ve anlayışı, bunu en iyi yansıtan (en güçlü gözüken) ve konjonktürü en iyi kullananların seçimleri kazanmasını ve iktidarda kalmasını sağlamaktadır.

Haliyle iktidara karşı, (her ne kadar haklılık payı taşısa da) muhalefetin anti-demokratlık itirazında bulunmasının karşılık bulamayışı, bu sebepledir, yani toplum büyük oranda kazananı/kazanmayı, güçlüyü kutsamaktadır.

İkinci sebep ise muhalif liderlerin ‘eylem ve söylem uyuşmazlığı’ olmaktadır. Bunun en belirgin yansıması ise parti içi demokrasidir.

İktidarın ise demokrasiyi, ‘iktidara gelmek ve orada tutunmak için bir araç’ olarak gördüğünü, söylemler ve uygulamalar üzerinden baktığımızda, rahatlıkla söyleyebiliriz.

Çoğulculuk ve çoğunlukçuluk

Bizim partilerin/liderlerin demokrasi anlayışları, Churchillvari demokrasidir. Demokrasi teorisiyle ifade edersek, ‘bizdeki siyasal hareketlerin hemen tamamı, çoğunlukçudur, çoğulcu değildir!’





FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
Henüz anket oluşturulmamış.
HABER ARA
YUKARI