Bugun...



Ali Şükrü Bey’i Anlamak Ve Unutmamak… Gökhan DİHKAN yazdı..

Ali Şükrü Bey; sadece Trabzon’un değil, iman, insan, tarih, medeniyet iddiası taşıyan herkesin ve her kentin, “ruh kökünden koparılma” çabasına karşı Birinci Büyük Millet Meclisi’nde heyecanlı ve celalli tavırlarıyla tek başına yürüttüğü mücadelesinin bedelini şehit olarak ödeyen önemli kişilik olarak karşımızda duruyor.

facebook-paylas
Tarih: 27-03-2020 21:33

Ali Şükrü Bey’i Anlamak Ve Unutmamak… Gökhan DİHKAN yazdı..

Ali Şükrü Bey’in katledilip şehit edilmesinden bu yana geçen 97 yıllık süreçte Trabzon’da onun anısı ancak son yıllarda kendisinin temsil ettiği değerler manzumesinin farkında olan, bu duyarlılığa sahip bazı kişi ve kurumların devreye girmesiyle yavaş yavaş kent gündemine geliyor.  Ali Şükrü Bey’in şehit edilişinin 97. Yıldönümünde biz de onun hayatını, kişiliğini, katledilişinin sebeplerini kısaca ortaya koymak istedik. 

Herkesin bildiği üzere mecliste "İkinci Grup" olarak bilinen muhalefet hareketinin sözcülerinden Trabzon mebusu Ali Şükrü Bey, Mustafa Kemal'in muhafız kıtası komutanı Topal Osman tarafından öldürüldü. Bu cinayetin yankıları aradan geçen 97 yıla rağmen hala belleklerdeki tazeliğini koruyor. Şimdi Ali Şükrü Bey’in katledilişine giden yola kısa bir bakış atalım.

Eski bir deniz subayı olan Ali Şükrü Bey, yüzbaşılıktan istifa ederek siyasete atıldı. Son Osmanlı Meclisi'nde Mustafa Kemal'den yana tavır aldığı için Ankara'ya çağrıldı. Ancak Millet Meclisi'nin 1920 yılında açılmasından bir ay kadar sonra, "İkinci Grup" adıyla anılan bir muhalefet hareketi ortaya çıktı. Grup esas olarak Mustafa Kemal'in eğilimlerinden endişe ediyor ve bunların dizginlenmesi için çaba harcıyordu. Grup, ilk olarak Meclis yetkilerinin 15 kişilik bir "Fevkalade Harp Komisyonu"na devrine ilişkin yasa tasarısına karşı çıktı. Ardından İstiklal Mahkemeleri'nin kapatılmasını önerdi, Meclisin egemenlik haklarını Mustafa Kemal'e devreden Başkumandanlık Kanunu'nun üçüncü ve dördüncü kez uzatılmasına muhalefet etti. Meclis rejimine muhalefeti vatan hainliği kapsamına alan, böylece hükümete rejim muhaliflerini idam etme yetkisini veren Hıyanet-i Vataniye kanunu değişikliği teklifine de şiddetle karşı çıktı.

Bu sayılanlar gibi özellikle antidemokratik talep ve uygulamalara karşı çıkan grubun sözcülerinden biri, Trabzon mebusu Ali Şükrü Bey'di. Açık sözlülüğü ile tanınan Ali Şükrü Bey, yeri geldiğinde Mustafa Kemal'in yüzüne karşı da muhalefet etmekten çekinmediği için, pek çok taraftarın yanı sıra, düşman da toplamıştı.

Bu düşmanlardan biri de, Topal Osman'dı. Topal Osman’ın Mustafa Kemal’in özel muhafızlığına giden yol da ilginçtir. Çerkes Ethem olayı yüzünden Mustafa Kemal'in özel muhafızlığını yapacak biri aranınca, akla ilk gelen isim Topal Osman ve çetesi olmuştu. Topal Osman Ankara'ya getirilmiş, başta bir deneme süresi yaşanmış, Koçgiri İsyanı'nda gösterdiği "yararlıklar" sonucunda kendisine güven duyulup, Ankara'nın en korkulan adamlarından biri yapılmıştı. Topal Osman ve çetesi Mustafa Kemal’in özel muhafızı olarak görev yaptığı dönemde ilk meclisteki tartışmaları da yakından takip ediyordu. Sonrasında yaşanan olaylar ise malum..

İlk mecliste yaptığı çıkışlarla dikkat çeken ve seveni olduğu kadar sevmeyeni de olan Ali Şükrü Bey 27 Mart 1923 Salı akşamı aniden ortadan kayboldu. Kaybolmasından 4 gün sonra 31 Mart 1923 Günü Topal Osman’ın evinin civarında Çankaya’da bir tarlada çukura gömülü olarak bulundu. Yapılan araştırmalarda Topal Osman ve çetesi tarafından öldürüldüğü anlaşıldı. Topal Osman da adamlarıyla birlikte girdikleri çatışmada öldürüldü.

TBMM’de Erzurum Milletvekili Hüseyin Avni Bey yaşanan cinayetin ardından dikkat çeken şu konuşmayı yapmıştır : ”Bir mebusun ağzı, kalemi o milletin namusudur! Bu namusa tecavüz eden eller kırılsın. Bu, milletin ismetidir, bir katre kan değildir. Tecavüz arkadaşımıza değil, bir milletin namusunadır. Böyle namussuzlar yaşayamaz” Ali Şükrü Bey’in katledilişi ilk mecliste işte böyle yankı bulur.

Belki de Ali Şükrü Bey cinayeti ile ilgili en açık ve net ifadeleri Necip Fazıl Kısakürek kullanmıştır. Ali Şükrü Bey ile ilgili, şu söylediği sözler ibret vericidir. : “..Sadece iman ve mukaddesat safındaki bu kahraman çocuğunu, sırf mahrem renkleri ve gizli manaları sezdiği ve bu yüzden muhalefete geçtiği için vahşice öldürttüler!”

Şehirlerin kendilerini temsil edecek kişiliklerle anıldığı ortadadır. Bu şahsiyetler gittikleri yerlere şehirlerini taşırlar, temsil ederler. Ali Şükrü Bey bu türden, ismi şehriyle bütünleşmiş şahsiyetlerden birisi olarak karşımızda durmaktadır. O temsil ettiği misyon ve savunduğu değerler manzumesinden taviz vermeyecek tarzda hareket eden tutumuyla kendisini şehadete götürecek kadar gözü pek bir isimdi. Hem hayatıyla hem de ölümüyle hatırlanması gereken bir dava adamı olarak karşımızda duran Ali Şükrü Bey’i anlamak, unutmamak ve unutturmamak her Trabzonlu’nun temel görevi olmalı. Trabzon kentinin hafızasını tazelemesi ve Ali Şükrü Bey’in şehadetinin ne anlama geldiğini iyi okuması Trabzon’un tarihi misyonunu anlamlandırma noktasında da belirleyicidir.

Tarihe mal olmuş şahsiyetlerin “büyük mezarlar”ının büyük mesajlar taşıdığı da akıllardan çıkarılmamalıdır. Trabzon’da Boztepe’de yer alan Ali Şükrü Bey’in mezarı bu anlamda büyük mesaj taşıyan yerlerden birisidir.

Ali Şükrü Bey üzerine yazı ve çalışmalarıyla tanınan Yahya Düzenli, Ali Şükrü Bey’in Boztepe’de bulunan kabrinden şehrine mahzun bir şekilde baktığını belirterek, bu mahzunluğun sebeplerini ise şu şekilde sıralar: Birincisi Trabzon hala onun niçin şehit edildiğinin farkında değildir. İkincisi Trabzonluların birçoğu uğruna hayatını verdiği davasından habersizdir. Üçüncüsü üzerinde taşıdığı büyük şehidin varlık ve anlamı Trabzon’a bir şey hatırlatmamaktadır.  Dördüncüsü futbol takımı yenilince kimyası bozulan şehir şehidine karşı maalesef ilgisizdir. Beşincisi ise genleriyle oynanan şehir üzerinde taşıdığı değerlerin ağırlığını hissetmemektedir.

Üzerinde önemle durulması gereken hayati tespitler…

Şurası da açık ki Ali Şükrü Bey hadisesi bütün yönleriyle ortaya çıkarıldığı ve sebepleri anlaşıldığı takdirde siyasi tarihimizde doğru bir aydınlanmanın başlangıcı olacaktır.

Bu meseleyle ilgili bir diğer noktada Topal Osman’ın Giresunlu, Ali Şükrü Bey’in Trabzonlu olması hasebiyle bu konu özelinden yola çıkarak komşu iki şehrin zaman zaman birbirine cephe almasıdır. Trabzon ve Giresun bütün bileşenleriyle mikro milliyetçilik tuzağına düşmeden, ilke ve değerler üzerinden hareket edip konuya objektif olarak bakabilmelidir. Her iki şehre yakışan ve her iki kentin üzerlerine düşen tarihi sorumlulukların yerine getirilmesi bunu gerektirir. Şu da unutulmamalı ki Türkiye, bugünü yakın tarihle, yakın tarihi bugünle iç içe geçmiş olan bir ülke hüviyetindedir. Bu sebeple yakın tarihe dair söylenen şeylerde ve yapılan çalışmalarda ideolojik yaklaşım, hissiyat, aktüel siyaset kaygısından ötürü ve ürkeklik, çekingenlik, pasif kalma sonucunda pek mesafe alınamamaktadır. Ali Şükrü Bey cinayetinin söz konusu kaygılara kurban edilmesi onun aziz hatırasına en büyük saygısızlık olacaktır.







Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER GÜNDEM Haberleri

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
Henüz anket oluşturulmamış.
HABER ARA
YUKARI YUKARI