1xbet betist supertotobet
istanbul escort istanbul escort bayan
konya escort
istanbul escort
https://home.gis.gov.gh/
Bugun...


Mustafa USTA

facebook-paylas
Erdoğan’dan Sonra Partinin En Güçlü İsmi, Artık Süleyman Soylu’dur
Tarih: 13-04-2020 11:15:00 Güncelleme: 13-04-2020 11:54:00


İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, saat 22.00 civarında istifasını sosyal medyadan duyurdu.

Bu kısa süreli şokun ardından AK Parti seçmenleri, yoğun bir mesaj yağmuruyla bu kararı kabul etmediklerini dile getirdi.

Hemen her mesajın içinde şu ifade vardı:

“Sayın Cumhurbaşkanım, bu istifayı kabul etme!”

Herkesin cevabını merak ettiği soru ise şuydu:

“Acaba bu istifa kararından Erdoğan’ın haber var mı?”

Zaman ilerledikçe, merak şu soruda odaklandı:

“Acaba Cumhurbaşkanı Erdoğan, Soylu’nun istifasını kabul edecek mi?”

Tabii bu sürede sosyal medyada Soylu lehindeki yorum ve paylaşımlar, katlanarak artıyordu.

Ve yaklaşık 2 saat sonra, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan beklenen açıklama geldi:

“İçişleri Bakanımızın istifası kabul edilmemiştir, kendisi görevine devam edecektir.”

Bu açıklama yapıldığında Bakan Soylu’ya ‘bizi bırakma, gitme’, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da ‘lütfen istifayı kabul etme’ içerikli mesaj ve paylaşımlar, yüzbinleri geçiyordu.

 

SOYLU NİYE İSTİFA ETMİŞ OLABİLİR?

Bütün bu süreci nasıl yorumlamak gerekir?

Böylesine kritik ve zor bir dönemde, İçişleri Bakanı’nın istifası ne anlama geliyordu?

Bakan Soylu, sokağa çıkma yasağı kararının ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatları doğrultusunda’ alındığını söyleyerek sorumluluğu Erdoğan’a atmış ve bu durum Erdoğan’ı kızdırmış olabilir miydi?

Bu istifa kararı Hükümeti zora mı sokardı, yoksa sokağa çıkma kararı sonrasında yaşananlar dolayısıyla ortaya çıkan büyük tepkinin sorumlusu olarak, Hükümetin elini mi rahatlatırdı?

‘Bütün sorumluluk bana aittir’ diyen Soylu, ‘hükümete yönelen eleştirileri göğüslemek için mi’ istifa yolunu seçmişti?

İlk açıklamasıyla Erdoğan’dan ya da Erdoğan’ın yakın çevresinden tepki almış ya da gelen eleştiriler sonrasında ‘sahiplenilmediği veya yalnız bırakıldığı’ hissine kapılarak duygusal bir tepki vermiş olabilir miydi?

Ya da görevden alınacağını öğrenmiş ve ‘git denmeden, ben gideyim’ demiş ve bir taktik uygulamış olabilir miydi?

Bu ve buna benzer pek çok soru kafaları meşgul etti, ediyor. Lakin bütün bu soruların cevabını, muhatapları hariç henüz kimse bilmiyor.

 

SOYLUNUN ELİ GÜÇLENDİ, BUNU KİMSE İNKAR EDEMEZ

AK Parti’de Erdoğan hala tartışmasız tek lider konumunda.

Fakat ilanihaye o koltukta oturacak değil, kendisinin de sıkça dile getirdiği gibi, o da bir fani.

Peki “Erdoğan’dan sonra, partinin lideri kim olur?” diye sorulsa, acaba kaç isim öne çıkar?

Ve Süleyman Soylu, bu isimler arasında var mıdır?

Dün geceki istifaya kadar, Soylu bu birkaç isim arasındaydı. Ama bu sürecin sonunda, artık açık ara ilk sıradadır, belki tek isimdir.

Çünkü Soylu’nun parti içindeki karşılığının sanılandan çok daha fazla olduğu ortaya çıkmıştır.

Bu son olay, Soylu’nun partideki popülaritesini, sevgisini artırmıştır.

AK Parti camiasında ‘gözü pek ve cesur’ kimliğinin yanında bir de ‘mağdur ve yalnız bırakılmış’ bir kimliğe de sahip oldu. Ayrıca ‘istenmiyorsam giderim’ diyerek ‘makam ve koltuk peşinde olmadığını’ da gösterdi ve böylece seçmenle/vatandaşla ‘duygusal bir bağ’ kurdu, sevenlerinin gözünde daha da büyüdü.

 

SOYLU’NUN YÖNTEMİ VE AÇIKLAMALARINA DİKKAT

Soylu istifa açıklamasını yaparken, Erdoğan’a yönelik kullandığı üslup çok dikkat çekici.

Şu cümleye dikkat:

“Hiç bir zaman zarar vermek istemediğim Aziz Milletimiz, ‘hayatımın sonuna kadar da sadık olacağım Sayın Cumhurbaşkanım’ beni bağışlasın...”

Yani, giderken bile AK Parti camiasındaki en önemli şahsiyet olan Erdoğan’a yönelik bırakın kırıcı olmayı, sitemi andıracak bir söz bile ima etmedi.

Bu durum, ona yönelen sahiplenmeyi artırdı. Geri dönüşü kolaylaştırdı.

Aksi bir durum olsa idi, mesela Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın yaptığı gibi, bir gidişi tercih etseydi, böylesine sahiplenilir miydi? Asla.

Evet, Bakan Soylu, tam ‘bitiyor, bitti, gidiyor, gitti’ derken daha güçlü bir şekilde geri döndü.

Bu geri dönüş, beklenmeyen, hesaba katılmayan bir dönüş müydü?

Onu da zaman gösterecek.

 

YARIN NE OLUR, GARANTİSİ VAR MI?

Evet bu süreç, Soylu’nun elini güçlendirdi.

Güçlendirdi güçlendirmesine de, yarın ne olacağı yine de belli değil?

Değil. Çünkü daha dün Bakan Turhan, nasıl bir şevkle “Kanal İstanbul’u yapacağız” açıklaması yapıyordu ve hiç hesapta yokken görevinden alınmadı mı?

Salgın sürecinde ihale yapılması gerekçe gösterildi, ‘Bakan hatasının bedelini ödedi’ denildi.

Peki görevden alınmaya verilen tepkiler ne oldu?

Kararı kınayan, tepki gösteren oldu mu? Ben hatırlamıyorum.

Herkes hizmetlerine teşekkür etti, fakat aynı mesajda yeni gelen bakana görevinde başarılar dilemeyi ihmal etmedi, hatta yeni bakana başarı mesajları daha çok öne çıktı.

Çünkü AK Parti camiası, Erdoğan’ın kararının ‘mutlaka bir hikmeti olduğunu’ düşündü, düşünüyor.

Aynı şey Soylu için yapılmış olsaydı, durum farklı olur muydu? Onu bilemiyoruz.

Ya da Soylu istifa açıklamasını yapmamış olsaydı, acaba görevden alınır mıydı? Onu da bilmiyoruz.

Ama bildiğimiz bir şey var, siyasette yarının ne getireceği belli olmaz.

DP Genel Başkanı iken, Soylu’nun bir gün AK Parti’ye geçeceğini ve orada Erdoğan’a en yakın isimlerden olacağını söyleseler, inanır mıydınız?  

Neden yarın ne getireceği belli olmaz diyorum.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının açıklamasındaki şu cümleye dikkatinizi çekerim:

 

“İSTİFA KENDİ TAKDİRİDİR, NİHAİ KARAR CUMHURBAŞKANINA AİTTİR”

Açıklamadaki, “Bir makam sahibinin istifasını sunması kendi takdiridir, fakat nihai karar sayın Cumhurbaşkanımıza aittir” açıklaması da manidar değil midir?

Bu ne demektir? Gelişinize de gidişinize de Cumhurbaşkanı Erdoğan karar verir. Nihai karar demek, ipler hala cumhurbaşkanımızın elindedir demektir.

O nedenle Soylu şimdi daha dikkatli olmak zorundadır, zira AK Parti’de yukarılarda olmak kolay değildir, hele oralarda tutunmak daha da zordur.

 

SOYLU NEDEN BU KADAR KARŞILIK BULUYOR?

Peki Süleyman Soylu neden bu derece karşılık buluyor?

Birçok sebebi var ama birkaçını sıralayayım.

Birincisi, Soylu’nun siyaset yapma tarzı, Erdoğan’a benziyor.

İkincisi, merkez sağ bir parti olan AK Parti seçmeninin ve camiasının nabzını çok iyi tutuyor. Türkiye siyasetini ve bilhassa sağ seçmeni iyi tanıyor.

Üçüncüsü, karizması var mı, olmadığı söylenemez.

Ama hepsinden önemlisi, Erdoğan sonrası için güçlü bir alternatif olarak AK Parti seçmeninin ‘gelecek açısından’ kafasını rahatlatıyor.

 

SOYLU ARTIK DAHA DİKKATLİ OLMAK ZORUNDADIR

Erdoğan, kendisine rakip olabilecek bir isme sıcak bakar mı? Bakmaz elbette.

Şimdi bütün bu denklemde önümüzdeki günlerin neler getireceğini hep birlikte bekleyip göreceğiz.

Ama unutmayalım Gül gitti, Davutoğlu gitti, Babacan gitti ve daha niceleri gitti. Fakat camia Erdoğan’a kısmen eleştirse de asla gönül koymadı, ‘vardır bir hikmeti’ denildi.

İşte Süleyman Soylu, artık bu hassas denge ve denklemde siyaset yapacak.

Çünkü Erdoğan sonrası için hesapları olan başkaları da vardır, bunlar bu durumdan elbette keyif almayacaklardır.

Ayrıca fiili olarak ikinci adam durumuna gelmesi, halihazır durum açısından da bazı dengeleri sarstığı için huzursuzluklar yaşanabilir.

Artık bu hassas süreci yönetmekteki başarısı, Soylu’nun lider adayı olup olmadığını da ortaya çıkaracaktır.

Son söz, seversiniz, sevmezsiniz, siyaset yapma tarzını beğenirsiniz, beğenmezsiniz, ama bir siyasetçinin, parti genel başkanı ve lider olmadığı halde böylesine sahiplenilmesi Türk siyaset tarihinde örneği fazla görülen bir şey değildir.

Ve eğer bu süreç hazırlanmış ve yönetilmiş bir süreç değilse (ki öyle olduğunu düşünmüyorum) Pelikancı olarak tanımlanan ve Soylu’ya karşı oldukları söylenen grup/oluşum, eminim bu durumu dikkatle tahlil edecektir.

 

 





FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
Henüz anket oluşturulmamış.
HABER ARA
YUKARI