Son zamanlarda AKP’ye karşı CHP’yi…
Erdoğan’a karşı da Kılıçdaroğlu’nu destekleyecek muhafazakar, mütedeyyin kesimde, bu davranışı meşrulaştırma çabası görülüyor!
Elbette dindarların partisi görünümündeki AKP’ye karşı CHP’yi…
Dindarların siyasetteki temsilcisi gibi gözüken Erdoğan’a karşı Kılıçdaroğlunu savunmanın, desteklemenin bir açıklaması olsa gerek!
Lakin verilen örnek çok hoş durmuyor!
Örneği hatırlayalım:
Moğol hükümdarı Hülagu, Seyyid İbn Tavus’a sorar:
“Kafir ama adil bir hükümdar mı, yoksa Müslüman ama zalim bir hükümdar mı daha iyidir?”
İbn Tavus; “Kafir ama adil hükümdar daha iyidir. Çünkü onun küfrü kendine, adaleti halkadır. Müslüman ama zalim hükümdarın ise Müslümanlığı kendisine zulmü halkadır!” der.
İyi de, bu örneği verenler Kılıçdaroğlu’na haksızlık etmiyor mu?
Bir kere Kılıçdaroğlu, “Ben Allah’a, Peygamberine inanan samimi bir Müslümanım” demiyor mu?
Peki şu aşağıdaki sözleri kim söylüyor?
“Hak, hukuk, adalet!”
“Ben kul hakkı yemem, yedirmem!”
“Beytülmali (devlet hazinesini) soymam, soydurmam!”
“Hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek!”
“Alın terinin karşılığını herkes alacak!”
“Güçlü, güçsüze ezmeyecek!”
“İsrafa son vereceğim!”
“Bireysel harcamalarımı maaşımdan karşılayacağım!”
“Herkesin inancı kendine, kimseyi ötekileştirmeyelim!”
“Bu ülke hepimize yeter, yeter ki adil olalım!”
Ve bu insan, kimseye yukarıdan bakmıyor, kendisine yapılan haksızlıkları bağışlıyor, yapılan hatalardan dolayı özür diliyor…
Diyeceğim o ki, Kılıçdaroğlu’na verilecek desteği meşrulaştırmak için böyle uç örnekler vermeye gerek var mı?