Aydın, Saadet Partisi Trabzon İl Başkanlığının düzenlediği aylık divan toplantısında konuştu.

Türkiye’de herkesin ve her kesimin Saadet Partisi’ni dikkatle takip ettiğini, Saadet Partisi ile birlikte olmak istediğini belirten Aydın, “Bu değer nereden geliyor? Bu değer Saadet Partisi’nin özgül ağırlığından kaynaklanıyor. Bu değer Saadet Partisi’nin kimseyi dışlamaması, ötekileştirmemesinden kaynaklanıyor. Biz bu ülkenin sorunlarını çözmek için kurulmuş, kodlanmış bir partiyiz. Onun için ne zaman imkan ve fırsat bulmuşsak, kendimizi hükümete dahil etmişiz, ülkenin sorunlarının çözümü, halkımızın daha rahat yaşaması için çalışmışız. Bugün de aynı anlayışla siyaset yapıyoruz. Birileri bizi denklemin dışında tutmak için çaba sarfediyor, algı oluşturuyor ama biz de denklemin içinde olmak için bütün gücümüzle çalışacağız” dedi.

Türkiye’nin ekonomiden dış politikaya, eğitimden adalete, her alanda kötü yönetildiğini savunan Aydın, konuşmasını şöyle sürdürdü:

ÜLKEMİZİN SORUNLARI HEM YAYGINLAŞIYOR HEM DE DERİNLEŞİYOR

Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi geldiğinde; "Türkiye, dünyanın en büyük ekonomileri arasına girecek, adeta uçacak, Türkiye prangalarından kurtulacak, vesayet dönemi sona erecek ve artık şahlanma dönemi başlayacak"tı. Fakat bugün karşılaştığımız durum nedir? Ülkemizin sorunları, her geçen gün maalesef hem yaygınlaşıyor hem de derinleşiyor.

EKONOMİK KRİZİN EN ÖNEMLİ SEBEBİ CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ'DİR

Kurumsallık yerine lider kültünün, istişare ve liyakat yerine siyasal sadakatin, rasyonel planlamalar yerine hamasetin hakim olduğu bu sistem geldiği günden bugüne ülkemizin ekonomisi ağır darbeler aldı. Vatandaşlarımız bu sistemin getirdiği yoksulluğu her geçen gün daha da derinden hissediyorlar.

Türkiye’yi yeni bir çağa hazırlayacağı söylenen bu sistem, Türkiye’yi her alanda geriye götürdü. Adalette, eğitimde, ekonomide, dış politikada, kültürde her alanda bir vasatlık hakim… Sistemin tek kişiye bağlılığı öngörülebilirliği ortadan kaldırıyor. Böyle bir ülkede ne yabancı yatırımcı ne de yerli sermaye servetini tehlikeye atmak istemez. Bu nedenlerle; aslında bugün yaşanan ekonomik krizin en önemli sebebi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir. Bu sistem Türkiye’yi kaldıramıyor, bu sistem Türkiye’ye zarar veriyor.

İNSANIMIZ HER GEÇEN GÜN FAKİRLEŞİYOR

Dolar ve euro karşısında Türk Lirası her geçen gün eriyor. Halkımız bir kişinin aldığı kararlardan dolayı bir gecede fakirleşiyor. Hani herkes Türkiye'yi kıskanacak ve bizi parmakla gösterecekti ya; evet, bugün Türkiye sahip olduğu enflasyon ve faiz oranlarıyla gerçekten de parmakla gösterilen ülkeler arasında! Kürsülerde ve  televizyonlarda konuşurken Avrupa’nın bizi kıskandığını, Avrupa’nın çatlayacağını söyleyenlerin Türkiye’yi hangi noktaya getirdiği ortadadır!

MİLYONLARCA İNSANIMIZ AÇLIK SINIRININ ALTINDA HAYAT MÜCADELESİ VERİYOR

Türkiye’deki 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 2.851,7 TL, yoksulluk sınırı ise 8.135,9 TL olarak belirlendi. Türkiye, Avrupa’da en fazla asgari ücretli çalışana sahip bir ülke ve Türkiye’de asgari ücretle çalışan yaklaşık 7 milyon işçi açlık sınırının altında hayat mücadelesi veriyor. Günlük 119 lira brüt ücret alan asgari ücretlinin günlük yapması gereken toplam harcama tutarı ise 311 TL. Yıl başından bu yana dolar karşısında yaklaşık 450 lira eriyen asgari ücret, yıllık yüzde 17.53’e ulaşan enflasyona da yenik düştü.

Sadece 1 yılda Elektrik %32 Doğalgaz %34 arttı. 2 yılda Ayçiçek yağı %75, yumurta %60, süt %41, tavuk %44, pirinç %40 oranında zamlandı. Bugün pazara giden anne babalar sofralarına meyve, sebze ya da et alabilmek almak için önce ceplerine sonra çocuklarının gözlerine bakıyorlar!

İKTİDARA GÖRE HİÇBİR SORUN YOK, HER ŞEY YOLUNDA

Bir filmde şöyle bir replik geçer; "Elli katlı bir binadan düşen adamın hikayesini biliyor musun? Her katta kendini rahatlatmak için şunu tekrar edermiş: ‘Buraya kadar her şey yolunda. Buraya kadar her şey yolunda. Buraya kadar her şey yolunda." İktidarın iş tutuş tarzı da aynen böyle.

Milyonlarca insan aldıkları maaşla kıt kanaat geçiniyor. Kiraya, faturalara, biraz da mutfak masraflarına para harcadıktan sonra ay sonunu getiremiyorlar. Sadece anne babalar değil… Gençler, akademisyenler, üreten insanlarımız, sanatçılarımız toplumun her kesiminden insan boğazı sıkılmış adeta bu geçim derdi yüzünden nefes alamaz hale geldi. İnsanımız yalnızca karın tokluğuna günü kurtarmak için çalışıyor. Gençlerimiz kalacak  yurt bulamıyor, okumak için geldikleri şehirlerde geçinemiyor, üniversiteyi bırakmak zorunda kalan gençlerimiz var; fakat iktidara göre hiçbir sorun yok! Yüksek enflasyon, yüksek faiz, yüksek işsizlik sorunu yok, değeri her geçen gün düşen Türk Lirası sorunu yok, yurt sorunu yok, burs sorunu yok; her şey yolunda!

MİLLETLE ALAY EDİYORLAR

Ama burada bir parantez açmak gerekiyor; diğer sorunların hiçbirini kabul etmeyen iktidar yöneticileri, marketlerdeki fiyat artışlarını kabul ettiler. Ama onun da sorumlusu kendileri değil tabi ki; her zaman olduğu gibi bir sorumlu buldular; 5 büyük market zinciri! Ya kendilerini komedyen sanıyorlar ya da bizimle eğleniyorlar! Kardeşim, bu zincir marketler Ak Parti iktidarının eseri değil mi? Esnafımıza; "ya kapatırsın ya da 3-5 market bir araya gelin siz de büyüyün, artık devir bu devir." diyen siz değil miydiniz? Şimdi hayat pahalılığına elinizdeki sopayla tehdit savurarak mı çözüm bulacaksınız? Milletle alay ediyorlar adeta.

Bugünkü sistem sebep, bugün karşı  karşıya kaldığımız problemler sonuçtur. Türkiye, kendisine dar gelen bu sistemden kurtulmadıkça ve bu sistem kökünden değişmedikçe hiçbir reform, hiçbir teşvik paketi, hiçbir karar bu problemlere çare olamayacaktır!

SAADET PARTİSİ, MİLLETİMİZ TARAFINDAN EN GÜÇLÜ ŞEKİLDE YETKİLENDİRİLECEKTİR

Saadet Partimize toplumun tüm kesimleri tarafından büyük bir teveccüh olduğunu görüyoruz. İnsanımız, partimize hem de yüksek düzeylerde güven duymaktadır. Bu güvenle birlikte, insanımızın beklentilerine denk düşecek hamleleri yapmaya devam edecek ve inanıyoruz ki ilk seçimde Saadet Partimiz Türkiye'nin yönetiminde çok güçlü bir şekilde halkımız tarafından yetkilendirilecek ve işte o zaman özgürlüğün, adaletin, ahlakın, doğru yatırımın, sürekli üretimin, yaygın kalkınmanın, adil paylaşımın ve birlikte yaşama bilincinin nasıl mümkün olduğunu gösterecek; böyle bir iklimi Türkiye'de inşa edecek.

Daha sonra basına kapalı olarak devam eden İl Divan Toplantısına SP Trabzon İl Başkanı Cevat Kurt, ilçe başkanları ve teşkilat mensupları katıldı.